Unutulmaz Bir Dönüşün Ardından: Odysseus’un Tapınağına Açılan Kapı

Yazar: Önder Çeliktaş – Felsefik Seyyah

Bir kahramanı en çok ne yaşatır? Onun destanını okuyan diller mi, yoksa izlerini süren ayaklar mı? Yunanistan’ın batısındaki İthaka Adası’nda yürüyen rüzgâr, bu soruya yeni bir cevap fısıldıyor. Homeros’un Odysseiasında yıllarca süren bir yolculuğun sonunda evine dönen Odysseus’un izleri, şimdi sadece sözlü kültürde değil; taşlarda, yazıtlarda, ve kutsal mekânlarda da yankılanıyor. 2024 sonunda yapılan kazılarda, “Homeros’un Okulu” olarak bilinen Agios Athanasios tepesinde bulunan kutsal bir yapı, mit ile tarih arasındaki çizgiyi bir kez daha bulanıklaştırdı.

Arkeologlar, bu yapının duvarlarında Odysseus adına yazılmış ibareler, kurban alanları ve kutsal geometrik düzenlemeler buldu. Yapının planı ve sembolik düzeni, klasik dönem öncesi kahraman kültleriyle tutarlılık gösteriyor. Antik Yunan’da bazı ölümlü figürlerin, ölüm sonrası yarı-tanrısal statüye eriştiği ve adlarına kültler oluşturulduğu biliniyor. Bu durum, Odysseus’un da yalnızca anlatıların bir öznesi değil; halk inancının içselleştirdiği bir figür hâline geldiğini gösteriyor.

Odysseus’un kutsal alanının keşfedildiği İthaka’daki “Homeros’un Okulu” olarak bilinen arkeolojik alan.
Fotoğraf: © Χρ. Μαραμπέα / Greek Ministry of Culture

Üzerinde Odysseus’un adının bir kısmı bulunan mühürlü kiremit parçası, Hellenistik döneme tarihlenmektedir.
Fotoğraf: © Χρ. Μαραμπέα / Greek Ministry of Culture

Yeraltı pınarının kaynağına kuzeydoğudan bakış.
Fotoğraf: © Χρ. Μαραμπέα / Greek Ministry of Culture

Keşif, hem arkeolojik hem de mitolojik açıdan büyük önem taşıyor. Radyokarbon analizleri, yapının M.Ö. 8. yüzyıla tarihlendiğini gösteriyor. Bu tarih, Odysseia’nın yazıya geçirildiği dönemle de örtüşüyor. Yani sözlü kültürden yazılı kültüre geçişin eşiğindeki bir zamanda, halkın bu kahramanı mekânsal bir hafızaya dönüştürdüğü görülüyor. Tapınağın bulunduğu konumun İthaka’nın en yüksek noktalarından biri olması da tesadüf değil: Yüceltilmiş bir figür için göğe yakınlık, inanç düzlemlerinin bir göstergesi.

Bu kutsal alanın etrafında bulunan adak taşları, hayvan kemikleri, yanık kalıntıları ve pişmiş toprak figürinler; burada ritüelistik etkinliklerin sürdürüldüğünü açıkça ortaya koyuyor. Tapınma biçimleri, yalnızca tanrılara değil; onlarla iletişime geçebilecek kadar “büyük işler” başaran ölümlülere de yöneliyordu. Odysseus’un aklı, sabrı ve dönüş yolculuğundaki iradesi, onu halk gözünde tanrılara yaklaştırmıştı. Bu da bize, kültürün yalnızca tanrılarla değil; kahramanlarla da kurulduğunu hatırlatıyor.

Bu keşfin ardından, bazı akademik çevrelerde “kahraman kültlerinin kolektif bilinç üzerindeki rolü” yeniden tartışılmaya başlandı. Jungcu yaklaşımda mitolojik figürlerin arketipsel yönleri, modern bireyin kimlik kurgusuna etkisi açısından hâlâ geçerliliğini koruyor. Odysseus ise bu bağlamda, hem fiziksel hem de ruhsal bir yolculuğun temsili. Onun evi olan İthaka, sadece bir ada değil; arayışın, dönüşün ve kendini bulmanın simgesidir.

Felsefik bir perspektiften bakıldığında, bu keşif bizlere şunu fısıldar: İnsan, sadece tanrılara değil; kendi içindeki cesarete de tapar. Ve bazen bu tapınma, taşlara, yazıtlara, ritüellere dönüşür. Bugün İthaka’da bulunan o kutsal yapı, geçmişin yalnızca hatırlanmadığını, aynı zamanda bilinçli olarak yaşatıldığını gösteriyor. Çünkü tarih, sadece olanların değil; hatırlanması istenenlerin toplamıdır.

Benzer bir arkeolojik keşfe dair detaylı yazımızı Küllüoba’da bulunan 5.000 yıllık ekmek üzerine kaleme almıştık. Her iki örnekte de görüldüğü üzere, hem gündelik nesneler hem de mitolojik figürler, kültürel belleğimizin taşlarıdır. Ve biz, bu taşları yerli yerine koydukça; kim olduğumuzu daha berrak görmeye başlarız.

Yeni keşiflerde ve yazılarda yeniden buluşmak dileğiyle…
Mitlerin iziyle kalın.


Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ

Kahramanlar unutulmaz; çünkü insanlık, kendi içindeki ışığı hep anlatmak ister.

Aynı Yolun Farklı Hikayeleri