Paleopaganizm – Bitkilerin Ruhu: Şifanın ve Sezgilerin Kaynağı

Araştırmacı Yazar: Önder ÇELİKTAŞ  |  Okuma Süresi: 10 dakika

Bitkiler konuşmaz, ama bazı insanlar onları duyabilir. Paleopagan toplumlar için her bitki yalnızca bir nesne değil; bir ruha sahipti. Şifa veren bitkinin, aynı zamanda sezgileri de açtığına inanılırdı. Çünkü bedeni iyileştiren bir varlık, ruha da dokunur. Bu nedenle eski çağlarda şifacılar botanikçi değil; ruhbilimciydiler.

Doğu Anadolu’da bir yaylada yaşlı bir kadının söylediği şu söz hâlâ kulağımda çınlar: “Otun bildiğini hekim bilmez.” Bu cümle, bilginin yalnızca insanda değil; bitkide de olduğuna dair bir inancı özetler. Bitki, yalnızca etkili olduğu için değil; konuştuğu için toplanırdı. Doğayla diyalog kurmadan yapılan her toplama işlemi, ruhsal dengenin bozulması demekti.

Şamanik Bitki Algısı

Şamanlar, bazı bitkileri yalnızca ilaç olarak değil; ruhsal anahtar olarak kullanırdı. Adaçayı, pelin otu, harmal tohumu… Bu bitkiler yakıldığında yalnızca hava temizlenmezdi; bilinç de açılırdı. Güney Amerika’da ayahuasca gibi bitkisel karışımlar, yalnızca halüsinasyon değil; ruhsal görüş sağlar. Çünkü bitkinin özüyle birleşen kişi, yalnızca dışarıyı değil; içini de görmeye başlar.

Anadolu’da “tütsü yakmak”, yalnızca kötü kokuları bastırmak için değil; evdeki ruhsal ağırlığı temizlemek içindir. Bitkinin dumanı, ruhla temasa geçmenin bir yoludur. Bu, kadim bir bilgidir ve doğrudan bitkinin ruhsal bedenine inançla bağlıdır.

Bitkiler susar ama bilgiyi taşır. Her şifalı ot, aslında bir öğretmendir. Ve bazıları yalnızca hastalığı değil; yönü kaybetmiş ruhu da bulur.

Sezgilerin Kapısı Olarak Bitkiler

Paleopagan sistemlerde bazı bitkiler yalnızca şifacıya açılır. Bunun nedeni bitkinin değil, kişinin hazır olmasıdır. Doğada yürürken seni çağıran bir ot varsa, o seninle konuşuyordur. Bu çağrı bazen kokuyla, bazen renk ya da rüzgârla olur. Bitkisel sezgi, yalnızca bilgi değil; bağlantıdır.

Türkiye’de Gümüşhane yaylalarında kurduğum kamplarda, aynı bölgede yaşayan insanların sadece bazı bitkilere “selam vererek” toplama geleneğine hâlâ sahip olduğunu görmek beni derinden etkiledi. Bitkiyi kökünden değil, ruhundan çekerek almak gibi bir dikkat…

Modern insan bitkiyi içerik olarak görür: içinde ne var? Oysa paleopagan insan için bitki bir ruhtu: “Kim o?” Fark burada başlar. Bitkiyle konuşan, sadece doğayı değil, kendini de iyileştirir. Çünkü şifanın kaynağı, yalnızca otlar değil; o otların taşıdığı bilinçtir.


Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ

Bitkiyle konuşmak, kendinle karşılaşmaktır. Şifa yalnızca iyileştirmez; hatırlatır. Ruhun neye ihtiyaç duyduğunu, bazen bir yaprak fısıldar.

Aynı Yolun Farklı Hikayeleri