Paleopaganizm – Bir Doğa Ruhu ile Karşılaşmak: Kişisel Bir Deneyim
Bazı anlar vardır; ne yazılır, ne anlatılır… sadece hissedilir. Çünkü o anda zaman durmaz ama sen durursun. Gözlerin bakar ama aslında kalbin görür. İşte bu yazı, tam da böyle bir anda —bir doğa ruhuyla karşılaştığım o unutulmaz gecede— yazılmaya başlandı.
Yalnız başıma Ege’nin dağlık bir yamacında kamp kurmuştum. Ay ışığı taşların yüzeyine düşerken, rüzgârın yön değiştirdiğini fark ettim. Sessizlik gürültüye dönüştü. Çalılıklar kıpırdadı. Ne bir hayvan sesi, ne de bir insan izi… Ama oradaydı. Gözle değil, varlıkla hissedilen bir şey. Ya da biri. Ne gördüm demeliyim, ne duydum; ama kesinlikle “karşılaştım.”
Karşılaşma Anı: Gözle Görünmeyenle Göz Göze Gelmek
İlk önce sıcak bir akım geçti bedenimden. Sanki hava değil, bilinç hareket ediyordu. Ürpermedim, ama derin bir dikkat içinde kaldım. O anda taşlara yaslanarak yere çömeldim. Elim toprağa değdiğinde, bir fısıltı değil ama bir çağrı hissettim. Bu, kelimelerle anlatılamayacak bir “mevcudiyet”ti.
Gözüm tam karşımdaki yaşlı bir zeytin ağacına takıldı. Ağacın gövdesi o gece ilk kez bir bedene benziyordu. Ağacın köklerinden gelen bir titreşim, içime işledi. Ne diyordu bilmiyorum ama varlığı, bin yıllık bir bilgelik gibi üzerime çöktü. Zamanın dışına çıkmış gibiydim. O an, bana ait değildi; ben o ana aittim.
Sonra hafif bir rüzgâr dokundu yanağıma. Sanki bir eldi. Belki bir ruh, belki bir bilinç. Ama bir şey kesin: yalnız değildim.
Bu Ne Anlama Geliyor?
Paleopagan inanç sisteminde, doğa ruhları yalnızca görülen varlıklar değildir. Onlar, anın içinde açığa çıkan bilinç parçalarıdır. Yalnızken, sessizken, hazırken görünürler. Onlarla konuşamazsın; ama onları duyarsın. Ve bir kez karşılaşırsan, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Bu karşılaşmanın bana verdiği en derin öğreti şuydu: Ruh yalnızca insanda yaşamaz. Ruh, doğanın her yerinde var olabilir ve bazen seni seçer. Bu bir lütuf değil; bir hatırlatmadır. Kim olduğunu, neyin parçası olduğunu, nereden geldiğini unuttuğunda… o gelir.
O gece sabaha kadar gözümü kapatmadım. Korkudan değil; geçmesin diye. Çünkü bazı karşılaşmalar unutulmaz. Onlar yazıya dökülmez, belki ama bu yazı gibi bir izi kalır.
Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ
Doğa ruhları görülmez; ama görülmek için değil, hatırlatmak için gelirler. Bazen bir ağaçla, bazen bir taşla, bazen yalnızca bir sessizlikle… ama gelirler.