Şamanizm – Şamanın Davulu: Ritimle Açılan Ruh Kapısı

Araştırmacı Yazar: Önder ÇELİKTAŞ  |  Okuma Süresi: 9 dakika

Bir çemberin ortasında, gözleri bağlı bir figür, elindeki davulu yavaşça çalmaya başlar. Her vuruş bir adım gibidir. Ruhun içe kıvrılan yollarında yankılanır. Şamanik gelenekte davul, sadece ses çıkaran bir çalgı değil, başka âlemlere geçişi mümkün kılan bir taştır. Ritmin yankısı, bilinçle ruh arasında köprü kurar. Çünkü her ritim, görünmeyen bir kapıyı aralar.

Davulun Derin Ruhu

Davul, şaman için yalnızca bir araç değil; bir yoldaştır. Onun gövdesi, topraktan; derisi hayvandan; sesi rüzgârdan gelir. Bu yönüyle dört elementi taşır. Ritim atıldığında yalnızca şaman değil, çevredeki her şey de davula eşlik eder. Ağaçlar, taşlar, hayvanlar ve gece. Çünkü davul, doğanın kendi kalp atışını yankılar.

Sibirya’daki Evenki şamanları, davullarına ruh ismi verirler. Her davul bir ruha sahiptir ve ritüelden önce onunla konuşulur. Amazon’daki Shipibo halkı ise davulu önce suyla yıkar, sonra dumana tutar. Çünkü onun temiz olması, sadece fiziksel değil, ruhsal bir temizliktir. Şaman davula vurmaz; onunla konuşur.

Türkiye’de de benzer izler taşır. Toroslar’da yörükler arasında, kadınların gece doğumlarında ritmik şekilde tencere ya da kazanlara vurduklarını gözlemlemiştim. Bu ses doğum değil, doğa için; anne değil, ruh için çalınan bir ses gibiydi.

Ritimle Değişen Bilinç

Modern bilim, şamanik trans hâlini “altered states of consciousness” (değişmiş bilinç halleri) olarak adlandırır. Bu durum, ritmik seslerin beyin dalgalarını yavaşlatmasıyla ilgilidir. Özellikle 4–7 Hz arasında işleyen theta dalgaları, rüyaya benzer bir farkındalık yaratır. Şaman, davulun sesiyle bu alana girer; ruhsal rehberlerini orada bulur.

Birçok gelenekte 180 ila 220 vuruşluk bir tempo tercih edilir. Bu, beynin ritmik olarak hipnoz hâline geçmesine olanak tanır. Ancak bu trans, bilinçsizlik değil; odaklanmış farkındalıktır. Şaman ne yaptığını bilir. Sadece başka bir bilince geçmiştir. Tıpkı bir nehrin kıyısından tekneye binip karşı yakaya geçmek gibi.

Konya yakınlarında genç bir adamla tanışmıştım. Gece kendi başına çıngıraklı bir çember içinde zıplayarak ritim tutuyordu. “Neden yapıyorsun bunu?” diye sordum. Cevabı çok yalındı: “Çünkü içim dışarı çıkmak istiyor.”

Davulun Sustuğu An

Her ritüelin sonunda davul susar. Ama sessizlik, bitiş değil; dönüşü simgeler. Şaman geri dönmüştür ama dönüş tam değildir. Gözlerinde hâlâ öte dünyanın buğusu, teninde başka bir yerin esintisi vardır. Bu yüzden bazı geleneklerde ritüel sonrası toprağa yatılır, su içilir, ateşin başında susularak oturulur. Bunlar, tekrar dünyaya inmenin yollarıdır.

Davulun sesi yalnızca içeri çağırmaz; dışarı da salıverir. Bu nedenle şaman, dönüş yolculuğunu da planlar. Çünkü her açılan kapının bir eşiği vardır. Davul ritmiyle açılan ruh kapıları, yalnızca cesur olanlara görünür.


Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ

Davul bir enstrüman değildir; bir çağrıdır. Onu dinleyen yalnızca kulak değil, ruhtur. Ve bazen en derin cevap, ritmin ortasındaki sessizlikte gizlidir.

Aynı Yolun Farklı Hikayeleri