Gordion’un Kalbindeki Kraliyet Sırrı – Ahşapta Saklı Sessizlik

Bir kralın sessizliği bazen bir imparatorluğun çığlığından daha gürdür. Anadolu’nun ortasında, Polatlı yakınlarında yer alan antik Gordion’da, son yıllarda yürütülen kazılarda gün yüzüne çıkanlar, yalnızca tarih kitaplarının değil, insanlığın kolektif bilincinin de yeniden yazılmasına neden oluyor. Bu kez sıradan bir arkeolojik keşiften söz etmiyoruz; toprağın derinliklerinden gelen bu yankı, zamanın çok ötesinden fısıldayan bir kraliyet sırrı: T26 Tümülüsü’ndeki tamamen ahşap mezar odası.

Kazı ekibi, 121 gün süren titiz bir çalışmanın ardından, M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen bu tümülüsün içinde, neredeyse hiç bozulmamış şekilde korunmuş bir ahşap mezar odasıyla karşılaştı. Her bir kiriş, her bir menteşe, geçmişten bugüne birer söz gibi uzanıyordu. Ve bu sözler, Frigya’nın efsanevi kral ailesine ait bir bilinç mimarisini fısıldıyordu bize. Belki Midas’ın kendisi değil, ama onun kraliyet hafızasından bir parça kesinlikle burada yatıyordu.

Gordion’da ortaya çıkarılan bu yapının benzersizliği, yalnızca arkeolojik bir ilk oluşundan değil, aynı zamanda ahşap gibi doğası gereği çürümeye müsait bir malzemenin bu denli sağlam kalmasından geliyor. Bu durum bize gösteriyor ki, bu yapı yalnızca bir mezar odası değil, aynı zamanda korunmak istenen bir anlam taşıyordu. Çünkü bazı yapılar “yaşamak” için değil, “hatırlanmak” için inşa edilir.

Mezar odasının içerisinde bulunan tunç kazanlar, fibulalar (giysi iğneleri), çeşitli metal eşyalar ve ritüel objeler; bir krallığın ölümden sonra bile gösterdiği ihtişamı gözler önüne seriyor. Bu objelerin konumlandırılışı bile bize tek bir şeyi hatırlatıyor: Bu ölüm sıradan bir insanın ölümü değil, bir hafızanın mimarisine dönüşen bir geçiştir.

Yıllardır doğayla iç içe kamplarda, kadim halkların izinde yürürken öğrendiğim en derin gerçeklerden biri şudur: İnsan yaşarken değil, unutulmadığında ölümsüzleşir. Ve bazı uygarlıklar, bunu en iyi anlayanlardı. Frigya Krallığı da onlardan biriydi.

Birçok kişi Gordion’u yalnızca “Midas’ın düğümünü” çözen Büyük İskender’in uğrak noktası olarak bilir. Oysa bu topraklar, ondan çok daha önce, çok daha kadim bir derinliğe tanıklık etmiştir. T26 Tümülüsü’nde bulunan bu ahşap yapı, bize bir kralın yalnızca bedeninin değil; onun hükümdarlığını, inancını, korkularını, arzularını ve unutulma kaygısını da gösteriyor.

Bu yapı; bilinçli, tasarlanmış, simgesel bir suskunluk. Tahtı artık bir taş değil, bir metafora dönüştürülmüş. Belki de gerçek güç burada yatıyor: Konuşmayan ama düşündüren, hükmetmeyen ama hatırlanan bir varoluşta.

Bu keşif yalnızca Anadolu arkeolojisi açısından değil, tüm dünya tarihi açısından eşsiz bir örnek. Ahşap gibi organik bir malzemenin bu kadar sağlam şekilde korunmuş olması, onu Mezopotamya’dan Mısır’a kadar pek çok antik yapıyla kıyaslanamaz bir yere koyuyor.

UNESCO tarafından 2023’te Dünya Mirası Listesi’ne alınan Gordion, bu keşifle birlikte yalnızca geçmişin değil, geleceğin de merkezlerinden biri olmaya aday. Zira arkeoloji artık yalnızca geçmişi açığa çıkarmak değil, insanlığın bilinç haritasını yeniden çizmek anlamına geliyor.

Ben Kültür Kâşifi olarak bu tür keşiflerde yalnızca bilimsel verileri değil, aynı zamanda insanlığın ruhsal ve kültürel derinliğini anlamaya çalışırım. Bu mezar odasına baktığımda, sadece bir kralı değil; onun hükümdarlığını, inançlarını, sembollerle yüklü ritüel dünyasını da görüyorum. Taşlar sessiz olabilir ama semboller hep konuşur. Bu yapı da bize bir şey anlatıyor: “Hatırlanmak, yaşamanın bir diğer biçimidir.”

T26 Tümülüsü Keşfi – Kısa Bilgiler:
Kazı Alanı: Gordion Antik Kenti, Polatlı – Ankara
Kazı Süresi: 121 gün
Kazı Ekibi: Penn Museum (ABD), Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yapı Özelliği: Tamamen ahşap mezar odası
Tarihlendirme: M.Ö. 8. yüzyıl
Bulgular: Tunç kazanlar, fibulalar, ritüel objeler
Önemi: Anadolu’da şimdiye kadar keşfedilen en sağlam ahşap kraliyet yapısı

“Her mezar bir ölüm değil, bir çağrıdır. Toprağın altındaki bu ses, yalnızca geçmişe değil, anlam arayışımıza da yöneliktir. Belki de bu yüzden kazılar kazmaktan çok, duymayı öğrenmektir.”
— Felsefik Seyyah

Yeni yazılarda yeniden buluşmak dileğiyle…
Sevgiyle kalın.


Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ

Sessizliği dinleyenler, tarihin en yüksek sesini duyar.

Aynı Yolun Farklı Hikayeleri