Şamanizm – Göksel İşaretler: Yıldızlar, Ay ve Totemsel Gökyüzü

Araştırmacı Yazar: Önder ÇELİKTAŞ  |  Okuma Süresi: 11 dakika

Gökyüzü, yalnızca boşluk değil; kadim zamanlardan beri ruhsal bir pusuladır. Şamanik kültürlerde yıldızlar ve ay, yalnızca izlenen gök cisimleri değil; ruhların izleri, tanrıların gözleri, atalardan gelen mesajların yansımasıdır. Her ışık, bir çağrıdır. Her gölge, bir sır. Ve her doğan ay, yeni bir törenin işaretidir.

Hatay’ın dağ köylerinde bir gece, kamp ateşinin başında yaşlı bir kadın bana “Kurt yıldızın üstünde dolaştı mı, ayin başlamıştır” demişti. Ne demek istediğini o an anlamamıştım. Ama gece boyunca gökyüzüne bakarken fark ettim: Samanyolu’nun bir kıvrımı, gerçekten de bir hayvanın izine benziyordu. Ruhsal gökyüzü haritası, fiziksel olandan çok daha derinmiş meğer.

Totemsel Gökyüzü: Yıldızlar ve Ruhların Dansı

Şamanik inançta yıldızlar, ruhların öte âlemdeki izdüşümleridir. Bazı halklara göre her insanın bir “yıldız ruhu” vardır. Gökyüzündeki parıltılar, yaşayanlarla ölüler arasında bir köprüdür. Bu nedenle törenler, yıldızların konumuna göre düzenlenir. Bazı yıldız kümeleri, belirli ruhlar ya da hayvan totemleriyle ilişkilidir.

Orta Asya’da Altay şamanları, Ayı takım yıldızını koruyucu ruhların sığınağı olarak kabul eder. Güney Amerika’daki Quechua halkı, Orion kuşağını “tören kapısı” olarak adlandırır. Yıldızlar yalnızca gökyüzünü değil; zamanın ruhunu da gösterir. Doğru zamanda yapılan bir ritüel, gökle kurulan bir sözleşme gibidir.

Türkiye’de bazı Alevi cemlerinde, özellikle kırsalda yapılan törenlerde gökyüzüne sessizce bakılır. “Yıldız gülümsedi mi, dilsiz dua başlar” derler. Bu, sessizliğin bile göğe hitap ettiği bir anlayıştır.

Ay’ın Yüzü: Ritüellerde Döngü ve Bilgelik

Ay, hemen her şamanik gelenekte dişil bir güçtür. O, doğurganlığın, dönüşümün, sezginin ve döngüsel bilincin temsilcisidir. Yeni ay, içe dönüş; dolunay, dışa açılış ve tamamlanma zamanıdır. Şamanlar, ritüellerini ay döngüsüne göre şekillendirir. Özellikle dolunay zamanları, trans ve ruh çağırma törenleri için en güçlü anları temsil eder.

Bir yaz gecesi, Eskişehir yakınlarında yalnız başıma kamp kurmuştum. Dolunay gökyüzünü aydınlatırken, çakmaktaşıyla yere bir daire çizdim. O an fark ettim ki gölge bile dans eder dolunayda. O gece ruhsal bir uyanış yaşamıştım; çünkü sadece ayı izlememiştim, ay da beni izliyordu. Şamanlar için bu tür bakışmalar, bir çağrıdır. Ay’ın gözü sana değdi mi, artık yalnız değilsindir.

Kuzey Sibirya şamanları, ay ışığında gölgeleri takip eder. Gölgeler, ruhların rehberliğidir. O yüzden gece yolculuklarında asla yalnız olunmaz. Ay, her zaman bir iz sürer.

Gökyüzüyle Konuşmak: Sessizlikteki Dil

Şamanik gelenekte göğe bakmak bir eylem değil; bir ritüeldir. Gökyüzüyle konuşmak, dile gelmeyen duaların, sezgilerin ve içsel niyetlerin ifadesidir. Törenlerde çoğu zaman bir şey söylenmez; göğe susularak bakılır. Çünkü şaman bilir ki, gökyüzü söze değil, niyete cevap verir.

Bu gelenekler günümüzde çoğu zaman unutulmuş olsa da bazı izler hâlâ taşralarda, yalnız yürüyenlerin bakışlarında yaşıyor. Göğe bakarken hissedilen o açıklanamayan his, şamanik bilinçte “ruhun yukarı çağrılması” olarak yorumlanır.

Bitlis’in yükseklerinde, gece boyunca yıldızlarla dolu bir gökyüzü altında kaldığımda, bir çocuğun şu sözünü duymuştum: “Gökyüzü insanları tanır. Yıldızlar gece sana bakarsa, sen de onlara ait olursun.” O an bir şey değişti içimde. Belki de gerçekten bazı insanlar, gökyüzünden inmişlerdir.


Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ

Gökyüzü bir harita değildir; o, ruhun kendisidir. Her yıldız bir iz, her ay bir sır taşır. Yeter ki sessizlikle bakmayı öğrenelim.

Aynı Yolun Farklı Hikayeleri