Totemizm – Kabile Ruhu: Birey Üstü Bilinçle Bağ Kurmak
Bazı topluluklar sadece insanlar topluluğu değildir; adeta tek bir varlık gibi nefes alır, düşünür ve karar verir. Bu, kabile ruhudur. Kabile yalnızca biyolojik bir akrabalık değil; ruhsal bir birliktir. Totemik toplumlarda birey, kendini bir “ben” olarak değil, bir “biz” olarak tanımlar.
Gümüşhane’nin yaylalarında katıldığım bir dağ göçü sırasında, yaşlı bir çoban “Bu dağlar bize aittir ama biz de onlara aitiz” demişti. Bu söz, aslında kabile ruhunun özeti gibiydi. Birey yoktu; dağ vardı, kabile vardı, bağlılık vardı. Ama en çok da bir ruh vardı.
Kabile Ruhu Nedir?
Kabile ruhu, bireyleri aşan bir ortak bilinçtir. Modern psikoloji buna “kolektif bilinçdışı” derken, geleneksel topluluklar onu yaşayan bir ruh gibi görür. Totemler bu ruhun sembolleridir. Her birey, bu ruhun bir parçasını taşır ama hiçbiri tek başına o ruh değildir.
Amazon yerli topluluklarında topluluk ruhunun adının ayrı bir ismi vardır ve bazı geceler sadece o ruh için ritüel düzenlenir. Bu, bir tanrı değil; topluluğun içsel yankısıdır. Benzer biçimde, Orta Asya Türkleri “obanın ruhu”ndan bahseder. Bir oba zayıflarsa, bu sadece insanların değil, obanın ruhunun da hasta olduğu anlamına gelir.
Masa başı araştırmalarımda rastladığım Batı Afrika Dogon halkı, yıldızları ve kabile ruhunu aynı sistemin parçası olarak yorumlar. Onlara göre ruhsal denge, sadece bireyde değil; topluluğun tamamında aranmalıdır.
Toplulukla Kurulan Ruhsal Bağ
Türkiye’de bazı Alevi cem ritüellerinde, bireyler zikir değil, toplulukla birlikte dönüş yaşar. Bu dönüş, bireyin çözülüp kolektif bir ruha katılmasıdır. Bu sadece dini bir rit değil; kabile ruhuyla bilinçsel bir temasın izidir.
Şaman geleneklerinde de şifalanma sadece birey için yapılmaz; bazen kabile için yapılır. Çünkü bir bireyin ruhsal bozulması, tüm ruhsal yapıyı etkiler. Kabile ruhu bu yönüyle bir organizma gibidir; bir yerinden hastalanırsa tüm sistem sarsılır.
Kabileyle bağ kurmak, geçmişle bağ kurmaktır. Bu bağ, kanla değil; ruhla kurulur. Ve o ruh, yalnızca geçmişte değil; şimdi de yaşar. Kabile ruhunu duymak, yalnızca kalabalığın içinde olmakla değil; o kalabalıkta kendini unutarak mümkün olur.
Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ
Kabile ruhu, kalabalığın sesi değil; ortak sessizliğidir. Onu duymak için susmak gerekir. Çünkü bazen en derin bağ, söylenmeyende gizlidir.