Totemizm – Kadim Dövme: Deriye İşlenen Totem Bilinci
“Deri, yalnızca ten değildir. Hafıza taşır, bağ kurar ve bazen bir ruhun taşıyıcısı olur.”
Dövme, günümüzde estetik veya bireysel ifade biçimi olarak görülse de, paleopagan ve totemik topluluklarda dövme; kişinin ruhsal soyunu, kabilesini, totemini ve hatta kaderini taşıyan bir yazı gibiydi. Bu yazı, mürekkep değil; inançla işlenirdi. Ve o iz, yalnızca deride değil, ruhun aynasında da belirirdi.
Mardin civarında yaşlı bir Süryani kadınla yaptığım bir sohbet sırasında kolundaki haç benzeri sembolü sorduğumda şöyle demişti: “Bu yalnızca haç değil, bizim keçi yıldızımız. Ben o hayvanla doğdum.” Keçi burada bir hayvan değil, bir rehberdi. Dövme ise onunla yapılan sessiz bir antlaşma.
Dövmenin Ruhsal Kimliği: Antropolojik İzler
Masa başı çalışmalarımda, özellikle Polinezya halklarının dövme ritüelleri dikkatimi çekti. “Tatau” kelimesi, sadece deriyi işlemek değil, ruhla işaretleşmek anlamına gelir. Kişi hangi hayvanı, hangi elementi veya hangi atasal figürü taşıyorsa, onu vücuduna işler. Bu, görünmeyeni görünür kılmanın bir biçimidir.
İskoçya’daki Piktler, atalarının hayvanlarını ve savaş tanrılarını bedenlerine döverken; Kafkasya’da bazı kabileler, çocuğun ilk rüyasındaki hayvanı sembolleştirip ona göre dövme yaparlardı. Dövme yalnızca bir işaret değil, bir ruhsal pusulaydı.
Türkiye’deki dağ köylerinde hâlâ bazı yaşlı kadınların ellerinde, bileklerinde gördüğüm işaretler —özellikle sekizgen yıldız, ok başı ve yılan motifleri— bu geleneğin silik izleridir. Sorduğumda kimi “kutsuydu”, kimi “koruyordu”, kimi “bir zamanlar rüya gösteriyordu”.
Bu işaretler çoğu zaman kuşaktan kuşağa aktarılmazdı; çünkü her dövme kişiseldi. Ancak onların taşıdığı anlam kuşaktan kuşağa geçerdi. Dövmenin çizgileri kadar, sustukları da önemliydi.
Derideki Hafıza: Kadim Bir Ruhu Taşımak
Bir gün Ege kıyısında genç bir adam, omzundaki küçük bir ay sembolünü gösterdi. Sadece sembol değil, onun için bir sessizlikmiş. Dedi ki: “Bu ay, annemin rüyasına girmiş. Beni onun için gökte görmüş. Bu benim totemimmiş.” İşte o dövme bir anı değil; bir kehanetti.
Toplumdan topluma değişse de, totemik dövmenin ortak özelliği, bir görünmeyenle yapılan sözleşme olmasıdır. Modern dünyada dövme, biçim kazanırken anlamını yitirmiş olabilir. Ama o anlam hâlâ bazı tenlerde soluk da olsa duruyor. Çünkü ruhsal bir totem, kendine beden arar. Ve beden, ona açık bir defter olur.
Dövme bazen bir yasakla birlikte gelir: Yırtıcı hayvan dövmesi taşıyanlar etini yemez, o hayvanla aynı çadırda uyumaz ya da onun sesini taklit etmez. Çünkü bu dövme, aynı zamanda bir ayrım, bir saygı biçimidir. Vücuda işlenen her sembol, kişinin evrenle yaptığı bir anlaşmadır.
Totemik dövme geleneği sadece geçmişin meselesi değil. Belki bugün dövmelerimiz modaya göre şekilleniyor ama bazen bilinçaltımızda hâlâ o eski rüyaların izleri var. Belki nedenini bilmeden seçtiğimiz bir hayvan figürü, çok daha önce atalarımızla işlenen bir sembolün yankısıdır.
Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ
Bazen ruh, deriye kazınır. Kelimelerle anlatılamayanı çizgiler taşır. Ve o çizgiler, zamana değil; ruha işler.