Totemizm – Totem Dansları: Bedenin Ritüel Diline Dönüşmesi
Dans, her zaman eğlence değildir. Bazen bir duasız dua, bazen bir dilsiz anlatıdır. Totemik topluluklarda dans, yalnızca hareket değil; bir çağrıdır. Ruhlara, atalara, toprakla özdeşleşmiş varlıklara doğru uzanan ritmik bir yolculuktur. Bu yolculukta beden yalnız değildir; ruhla birlikte döner, titrer, yere kapanır ya da göğe uzanır.
Toros eteklerindeki küçük bir yörük köyünde katıldığım bir bahar şenliğinde, on iki yaşlarında bir çocuğun, keçi postu giymiş halde ateş etrafında sıçraya sıçraya döndüğünü izledim. Genç bir kız ise onun çevresinde, rüzgârı andıran bir hızla kollarını savuruyordu. Ne yaptıklarını sordum. “Bu, hayvanların dağdan sağ salim dönüşü için” dedi yaşlı bir teyze. Ama orada, sadece hayvanlara değil; doğaya, göğe, ruha bir çağrı vardı.
Bedenin Hafızası: Ayin Olarak Hareket
Masa başı araştırmalarımda Papua Yeni Gine’deki Asaro kabilesine ait dans kayıtlarında dikkatimi çeken şu oldu: dansçılar maskeler takarak sadece bir hayvanı değil, onun ruhsal özünü temsil eder şekilde hareket eder. Mesela bir timsah dansı, yalnızca timsah gibi yürümek değil; onun içgüdüsünü, sabrını, sükûnetini taşımaktır. Bu bedensel bir ezber değil, bir ruhsal canlandırmadır.
Benzer bir anlatı, Batı Afrika’nın Yoruba halkında da vardır. Orada “Egungun” adı verilen atalar dansında, maskeliler dönerken sadece onlar değil, ataların ruhları da dans eder. Dansçı kimliğini yitirir, kabile belleği olur.
Totem Hayvanının Ritimle Çağrılması
Dans, sadece estetik bir performans değil; bir çağrıdır. Özellikle totem hayvanı ritüellerinde bu çağrı daha belirgindir. Alaska’nın Tlingit halkında yapılan kartal dansı, kartal ruhunun törensel alanlara davetidir. Beden, tüyleri anımsatan hareketler yapar; kanatlar gibi açılır, daralır, yükselir. Burada beden, ruhun gölgesine dönüşür.
Türkiye’de Bozdağlar’da, genç erkeklerin ve kadınların katıldığı bir ilkbahar kutlamasında izlediğim dans, bu düşünceyle birebir örtüşüyordu. Bir grup genç, belirli hayvan hareketlerini taklit ederken; daha yaşlı bireyler dış çemberde yavaşça dönüyordu. Bu bir aktarım anıydı. Gençlerin bedeni, geçmişin ritmini taşıyordu.
Dans burada sadece geçmişe değil, geleceğe de uzanır. Kabileler çocuklarına ilk dans adımlarını öğretirken onlara “bu sadece eğlence değil, ruhu çağırma” derler. Çünkü totem dansı aynı zamanda bir eğitimin aracıdır. Ruhu taşımayı öğrenmenin yolu, onunla birlikte hareket etmekten geçer.
Modern toplumda beden çoğu zaman bastırılır, düzleştirilir, kontrol edilir. Oysa totemik bilinçte beden, kutsalın taşıyıcısıdır. Ter, titreyiş, ayakların yere vuruşu… Hepsi bir çağrıdır. Ruhun, yeryüzüne davet mektubudur adeta.
Yazar & Yazı Editörü: Önder ÇELİKTAŞ
Dans ettiğinde yalnız değilsin. Bedenin çağırır, ruhun cevap verir. Belki de ayaklarının altında titreşen toprak, sana eşlik eden atalarının ritmidir.